8 Nisan 2011 Cuma

Ara Degerlendirme Egitimi

22-25 Mart 2011 tarihlerinde Málaga'da yapildi. Aslinda tam olarak Málaga da sayilmaz; Málaga'ya yaklasik bir saat uzaklikta Mollina diye bir koydu. Egitim dort gun gibi gorunse de aslinda iki gun surdu. Iki gunu de yolda gecti. Hizli trenle uc saat Barcelona-Madrid, sonra da otobusle 6 saat Madrid-Málaga: tek iyi yani donuste iki saat Madrid'de gezebilmis olmam. Normalde en az uc gun surmesi gereken bir egitimi iki gune sikistirdiklari icin de gayet yorucu bir egitim oldu gerek gonulluler, gerekse de egitmenler icin.

Ara degerlendirme egitimi, ayrilis oncesi ve varis sonrasi egitimleriyle asagi yukari ayni amacla yapilir ve katilim zorunludur. Egitimden ziyade daha cok degerlendirmeler yapilir. Egitmenden cok gonulluler konusur: gidisatlarini, projelerini, neler yaptiklarini, yaptiklari iyi ornek olabilecek calismalari ve yontemleri anlatirlar; sorunlarini paylasirlar, nasil cozduklerini soylerler, cozemedilerse birlikte cozum aranir, vb. En azindan benim egitimim bu sekilde gecti. Egitmenimiz Italyandi. Varis sonrasi egitiminde de bir Slovak ve bir Fransiz egitmen vardi. Heralde Ispanyollar beceremiyorlar bu isi :)

Kaldigimiz yerde cikan yemekler guzeldi. Andalucia'da oldugumuzdan bol bol balik yedik. Odalar da gayet guzeldi. Iki kisi kaldik. Banyo ve tuvalet odalardaydi. Egitimden cok yemek ve yatak hosumuza gitti sanirim genel olarak... Geceleri koyun tek acik bar-diskosu olan mekana gidiyorduk, Adini unuttum. Langirt oynuyorduk birasina :)

Egitimin kotu tarafi gonullulerle tanismak icin yemek saatlari disinda pek bos vakit olmamasiydi. Cok yogun ve yorucu olmasi bizi zorladi biraz. Fazla hareketlendiriciler ya da oyunlar da yapmadilar. Egitim sonunda bunlarin hepsini degerlendirdik tabi... Yine de iyi bir egitimdi. Kendi adima konusursam yeni seyler ogrenmedim diyemem.

Umarim bizden sonrakiler daha az yorulur ve daha cok sey ogrenirler.

5 Şubat 2011 Cumartesi

Dort Ay Oldu Bile...

Ispanya'ya geleli dort ay oldu bile... Zamanin ne kadar hizli gectigini fark etmiyor insan; zira ilk geldigim gunu dun gibi hatirliyorum. Bloga yazmayali da hayli vakit oldugunu farkedince birseyler yazayim dedim.

Genel olarak kisa bir ozet gecmek gerekirse: gidisattan memnunum... Ispanyolca ogrendim, yeni is deneyimleri kazandim, yemek yapmayi ogrendim, vs... Yabanci bir ulkede calisirsaniz ve evde yemek hazirlayacak bir anneniz olmazsa basiniza gelecek seyler kisacasi :)

Yaptigim is genel olarak genclerle aktiviteler yapmak. Farkli yaslarda gruplarla calisiyoruz ve buyukler icin aktiviteler yapiyoruz. Buyuk dediklerim 15-16 yaslarinda olanlar... Kucukler icin de buyukleri aktiviteler yapmaya motive ediyoruz. Iki gun de spor yapiyoruz genclerle: basketbol ve futbol oynuyoruz. Asagi yukari bu sekilde geciyor gunlerim is konusunda. Fiestalar ayri tabi :)

Genclerle konusurken Ispanyolca biraz zorlasa da, cok hizli kousuyorlar cunku, yine de anlasiyoruz :) onun disinda is arkadaslarimla anlasmakta pek bir sorun yasamiyorum oncesine nazaran. Dil konusunun kotu tarafi hic Ingilizce konusmuyor olmam, zira Ispanyolca ogrenecegim derken Ingilizce patladi :) Turkiye'deyken daha cok Ingilizce konusuyordum desem yeridir.

Ispanya'ya gelince, kulturleri bizimkinden farkli olsa da Akdeniz insanlari sonucta. Ben de Izmir'de yetismis biri olarak ortak noktalar goruyorum ama yine de bizim kulturumuzu, bizim geleneklerimizi, yasam tarzimizi degismem hicbir seye... Insanlarin gozunde Avrupa, Amerika, vs. pek bir matah gozukse de insanin kendi ulkesinde olmasi her zaman daha iyi diye dusunuyorum ki eskiden boyle dusunmezdim. Tamam; is olanaklari, egitim seviyesi, saglik hizmetleri gibi konularda dunyanin bircok ulkesinden, Turkiye de dahil, daha iyi Avrupa ulkelerinin bazilari ama bu demek degil ki burada yasam daha iyi... Bilmiyorum, mesela bircok gocmen goruyorum burada ama genelde Pakistan, Hindistan, Fas, Cin gibi ulkelerden gelmisler, ki kendi ulkelerindeki durumlar buradakilere gore cok daha kotu, bu yuzden pek yadirgamiyorum. Ama Turkiye'den buraya goc etmek, en azindan Ispanya'ya, pek fark yaratmaz diye dusunuyorum. En azindan simdilik boyle dusuncelerim :)

Aralik ayinda Paris'e 3 gunluk bir seyahat yaptim. Tabi ki RyanAir'la :) Paris'i sehir olarak Barcelona'ya oranla daha cok begendim. Ozellikle tarihi yapisi cok hosuma gitti. Ama Ispanya insanini tercih ederim, ne de olsa Akdeniz insani :) Paris'ten donuste de ucagi kaciriyordum neredeyse: ucusum 10.30'daydi, havaalanina 10.20'de gittim :) Neyse ki binebildim... Bu olayi saymazsak guzel bir 3 gun oldu benim icin... Bu yaz Istanbul'daki Dunya 5. Genclik Kongresi'nde tanistigim Fransiz arkadaslarimda kaldim ve 3 gun boyunca beni gezdirdiler sagolsunlar. Hemen hemen her yere gittim Paris'te. Hava cok soguktu ama olsun... Eiffel Kulesi'ne ciktim. Mona Lisa'yi gordum Louvre'a gidip... Da Vinci Sifresi kitabindaki Gul Cizgisi'nin gectigi kiliseye gittim: Saint-Sulpice Kilisesi. Gul Cizgisini gordum ve kilisenin koydugu yaziyi: "Bu ciziginin cok satan unlu bir romanda bahsi gecen Gul Cizgisi adli cizgiyle hicbir ilgisi yoktur." Boyle bir yazi koymus kilise :)

Kisacasi cok sey ogrendigim ve yeni deneyimler edindigim bir dort ay oldu. Umarim geri kalan 6 ayim da bu sekilde gecer.